
Yeni Tesla Model Y frenaj kazaları
Geçtiğimiz haftalarda Tesla Model Y ‘Juniper’in, satışa sunulmasından bu yana geçen 3 ay içerisinde karşılaşılan yaygın sorunlarını derlemiş ve en kritik arızaların, aracın fren sisteminden kaynaklandığını belirtmiştik.
Aradan geçen bu sürede, sosyal medya üstünden paylaşılan, frene basmasına rağmen aracının durmaması sonucu yapılan kazalar ve aynı şekilde kazaya ramak kalan vakalar ortaya çıktı:
Bunlar haricinde bana ulaştırılan, ancak araç sahibinden gerekli izni alamadığım için paylaşamadığım bir kaza videosu daha mevcut.
Vakaların çoğunda kullanıcılar, frene kuvvetlice basmalarına rağmen aracın bekledikleri şekilde yavaşlamadığından ve 'altlarından kayıp gitme' hissinden söz ediyorlar. Bir araç sahibinin görüşü şu şekilde:
An itibariyle bana gönderilen 3 telemetri raporu mevcut. Kaza geribildirimleri, video ve datalar incelendiğinde şu bulgularla karşılaşıyoruz:
- Hız genelde 60km/s civarı.
- Yolda eğim sıfıra yakın, bazı örneklerse hafif yokuş aşağı.
- Tümü %80 altı şarja sahip, yani bataryanın tamamen dolu olup rejeneratif frenlemenin devreden çıkma durumu sözkonusu değil.
- Bazı örneklerde rejeneratif frenleme 'düşük', diğerlerindeyse 'yüksek' ayarlı.
- Rejeneratif frenlemenin yüksek ayarlandığı örneklerde bile, gazdan ayağın çekilip frene basılmadan önce geçen saniyeler içerisinde, araçta belirgin bir yavaşlama gözlemlenmiyor.
- Autopilot ile ilerleyen örneklerde, kazadan 4-5sn önce Adaptive Cruise Control ve Automatic Emergency Braking (AEB = otomatik acil frenleme) devreden çıkıyor (SNA = signal not available).
- Datada frene basıldığı andan itibaren ABS devreye girmiş gözükse de, kullanıcıların hiçbiri fren pedalında bir titreme hissetmiyor.
Aslında Juniper'in frenleri fazlasıyla yeterli; kullanıcılar yaptıkları testlerde 100km/s süratle 36-38m arası fren mesafeleri kaydediyorlar. Problemin kaynağı daha çok, markanın yeni kasa Model Y'de kullanmaya başladığı elektrik destekli fren sisteminin kalibrasyonu ve aracın ADAS, yani sürüş destek sistemlerinin çalışma zaafları gibi gözüküyor.
Tesla'nın Araç Mühendisliğinden Sorumlu Başkan Yardımcısı, Lars Moravy'nin brake-by-wire'a geçiş aşaması olarak tanımladığı ve 'hydraulic-by-wire' adını verdiği bu fren sisteminin nasıl çalıştığını, gene kendi ağzından dinleyelim:
"Halen hidrolik frenlerimiz var, ancak frenajın uygulanması tamamen servo tarafındaki bir elektrik motoru ile yapılıyor. Yani fren pedalı, hareketi algılayan bir sensöre bağlı ve bu hareket motora iletiliyor. Elbette hidrolik bir yedekleme sistemi de var çünkü “git-dur-dön” prensibinde, direksiyon kaybı o kadar kötü olmasa da, durabilmek çok önemli. Bu ilk denememizde son derece temkinli olmak ve motoru es geçerek hidrolik bir bypass ile fren yapabilme imkânını korumak istedik.
Bu sistemin bize sağladığı iki avantaj var: Birincisi, fren pedal hissini çok tutarlı hale getiriyoruz. Yani A pedalına (gaz pedalı) istediğiniz kadar rejeneratif frenleme koyabiliyoruz. Eğer hava soğuksa ya da EV kullanmayı yeni öğreniyorsanız ve rejeneratif frenlemeyi düşük seviyede tutuyorsanız, bu frenlemeyi B pedalına (fren pedalı) aktarabiliyoruz ve aynı yavaşlamayı elde ediyoruz. Böylece enerjinin tamamını geri kazanabiliyoruz. Bu da bize %0.25 ila %0.5 arasında bir verimlilik artışı sağladı.
Bir diğer önemli nokta ise şu: Fren pedal hissini artık hidrolik sistemin sertliğine bağlı olarak vermediğimiz için — çünkü pedal, fren servosundaki elektrik motoru sayesinde hidrolik sistemden bağımsız hale gelmiş durumda — fren balatalarını normalde olduğundan biraz daha geri çekebiliyoruz. Bu da daha az sürtünme anlamına geliyor. Ancak fren uygulaması artık motor üzerinden yapıldığı için, balataları çok hızlı şekilde diske geri getirebiliyoruz ve ısırma (bite) hissi hâlâ çok hızlı geliyor. Sürücü olarak pedaldan aldığınız tepkiler artık tamamen bizim mekanik sistemimiz tarafından kontrol ediliyor ve hidroliklerle bir ilgisi kalmıyor."
Yeni Model Y'de Autopilot'un ne kadar sakar çalıştığını ve bunun, çok daha sofistike FSD'yi satın almaya teşvik niteliğinde olduğunu, daha önce örnekler vererek açıklamıştık. Otonom sürüş konusunda radarlar (LiDAR) yerine kameralara güvenen marka, bu seçimi konusunda sık sık eleştiri alıyor ve gerçekleşen 'otonom kazalar' da, gene bu tercihe bağlanıyor. Normalde öndeki aracı takip ederken onunla beraber yavaşlaması gereken sistem, kazalar sırasında sabit hızla ilerlemeyi sürdürerek herhangi bir uyarı vermeden kontrolü sürücüye bırakıyor. Bu sırada, yani aradaki mesafenin tehlikeli ölçüde azaldığı durumda çarpışma önleme sistemi de ya hiç devreye girmiyor, ya da girene kadar iş işten geçmiş oluyor.
Marka, dokümanlarında Autopilot'a bütünüyle güvenilmemesi, hata toleransının korunması ve sürücünün her daim tetikte olması gerektiğini belirtiyor. Ancak yalnızca Tesla'da değil, test ettiğim diğer onlarca adaptif hız sabitleyici taşıyan otomobilde de aynı şekilde çok kritik hatalar yaparak sürücü ve çevresindekilerin hayatlarını tehlikeye atan bu sistemlerin, eğer düzgün çalışmayacaklarsa, neden en başta sunulduğunu sorgulamak gerekiyor.
8 Yorum